Sulukule'yi sahip olduğu Roman kültürü ve UNESCO sur koruma bandında bulunması nedeniyle gündemin üst sıralarına taşıyan yıkımlar, bölgedeki kiracıların da teker teker mahalleyi terk etmesine yol açtı. Sulukule Platformu'ndan Neşe Ozan'ın "sürecin en çok kaybedenleri" diye tanımladığı kiracılardan bazıları proje kapsamında kiracı haklarından yararlanarak Taşoluk'ta hak sahipliği alırken, zaten kendilerine hiç hak sahipliği tanınmayan kiracılar ise ya mahalleden taşındı ya da sokakta kaldı.
Taşoluk'a gidenler geri dönerken, Neşe Ozan ile Sulukule'de yaşanan hak sahipliği ve belediyenin tespit edemediği 120 kiracının hak sahipliği elde ediş sürecini konuştuk.
Sulukule'de en çok kaybedenler kimler oldu?
Hiç kuşkusuz kiracılar ve iki-üç kuşak öncesinden miras yoluyla devralınan çok hisseli mülklerin hissedarları oldu. Herkesin birbiriyle akraba olduğu, kendine özgü bir dünya olan Sulukule'de kimi evlerin 25-30 hissedarı var. Yoksul kiracılarla birlikte, bu çok hisseli evlerde halen ikamet etmekte olan özellikle yaşlı ve yalnız hissedarlar büyük bir çaresizlikle karşı karşıya kaldılar.
Projede, kiracılar var sayılıyor ama...
Evet, doğru. Belediye'nin "sosyal" projesi aslında kiracıları var sayıyor. Kiracılara yenileme alanında konut hakkı vermeyi ısrarla reddetse de, Taşoluk'taki sosyal konutlardan kiracıları hak sahibi yapma sözü veriyor. Her ne kadar Taşoluk uzak da olsa, ödeme koşulları uygun olmasa da kiracılar için düşünülmüş.
Peki, kiracılar nasıl kaybediyor?
Bu soruya cevap verirken Taşoluk'ta konut hakkı verilen kiracılarla, Belediye'nin herhangi bir hak vermediği kiracıların durumunu ayrı ayrı konuşmalıyız.
Şaşırtıcı gelebilir ama, yenileme alanında, verdiği sözlerin aksine, Belediye'nin herhangi bir haktan yararlandırmadığı çok sayıda kiracı var. Bunu mahallede çalışırken gözlemledik. Her ay çatır çatır kirasını ödeyen insanlar Taşoluk'u sorduğumuzda "Ne Taşoluk'u? Bize oradan yer vermediler ki" diyordu. Meseleyi büyüteç altına alınca, "konut edinme hakkı"ndan yararlanamamış pek çok kiracının olduğunu gördük.
Bu hak neden bazılarına tanınırken bazılarına tanınmamış?
Yerel halkın bize anlattığına göre, Belediye alanda yaşayan kiracıların tespitini "deprem araştırması" adı altında yapmış. Anketörler insanlara oda sayısını, hanedeki fertleri sormuşlar ve depremde kurtarma çalışmaları yapabilmek için bu bilgilere ihtiyaç olacağını söylemişler.
Daha mahalle yıkılmadan, olası bir depremden sonraki kurtarma çalışmaları için mi anket yaptıklarını söylemişler?
Evet, tam bir facia değil mi? Projenin her safhasında yerel yönetimin halkla açık ve şeffaf bir diyalog kurmaktan ne kadar uzak durduğunu görüyoruz. İnsanların evlerini başlarına yıkacak olan, deprem değil, aslında anketi yaptıranlar...