Turizme ilgi duymanız ve bu konuda uzmanlaşmanız nasıl oldu?
Kimya mühendisliğini bitirdim ama eğitimim sırasında da bu tür konularla ilgiliydim. "Strolling Through Istanbul" adlı çok güzel bir kitap vardır. Ana yazarı Hilary Sumner Boyd'dur. Sumner Boyd, üniversitede "Humanities" (İnsanlık Tarihi) hocamdı. Kitabın ikinci yazarı John Freely de Fizik hocamdı. Birlikte İstanbul'u gezerdik. Mühendislikte okusak bile çok yoğun kültür derslerimiz vardı, benim programımın % 40'ını oluşturuyordu. Normalde bölüm değiştirip Tarih'e geçmem gerekirdi ama olmadı.
Bu işi tercih etmemin esas sebebi, zorda kalmam. Son iki darbe sonrasında hapis yattım. 12 Eylül sonrasında hapisten çıkınca iş vermediler bana. İşsiz kalınca böyle bir işe soyundum. Bazen bazı musibetler iyi bir işe vesile olabiliyor.
Çeyrek yüzyıldır FEST Travel'la kültür gezileri düzenliyoruz. Kitabımın ana çıkış noktası da bu 25 yıllık birikimi aktarmaktı.
FEST Travel, Türkiye sınırları içerisinde pek çok özgün güzergâha imza attı. Güzergâh belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Tüm bunlar "Adım Adım İstanbul" turları ile başladı. Londra'da rehber eşliğinde yapılan "London Walks" turları vardır. Bir yerde buluşulur, yerel rehbere tur ücreti verilir, o da sizi gezdirir. Bunun içerisinde pub gezileri de vardır, tarihi yerler de.
Bizden önce benzeri turları Bilsak'ta Mustafa Kemal Ağaoğlu denemişti. Daha sonra Tarih ve Toplum Dergisi 'yle beraber "Adım Adım İstanbul" turlarına başladık. Ben de bu konu üzerinde ısrarla durdum. "Strolling Through Istanbul" kitabında birkaç tane güzergâh belirlenmişti. Onları yavaş yavaş aşmaya başladık. Derken insanlar, "bizi neden başka yerlere götürmüyorsunuz" demeye başladı, böylece Doğu Anadolu'ya geziler düzenledik.
"Adım Adım İstanbul" gezilerinden biri...
İlk gezimizi, 1989 yılında, 43 kişiyle yaptık. O zaman için yepyeni bir şeydi bu ve muhteşem bir rakam yakalamıştık. Sonra Batı'ya gitmek isteyenler oldu. Bir yandan talepler geldi bir yandan biz kışkırttık ve sonuçta tüm Türkiye'yi dolaşmaya başladık. Bu süreçte Türkiye'yi iyi biliyor olmam çok önemliydi. Daha önce değişik nedenlerle çok fazla gezmiştim. Aynı zamanda profesyonel rehberim. Hâlâ yurt dışından Türkiye'ye gelenlere geziler düzenliyoruz. Bunların tamamı kültür gezilerinden oluşuyor. Güneş-deniz-kum (GDK) turizmi ile bir ilgimiz yok.
Bu süreç içerisinde Türkiye'de 100'e yakın yeri tanıttık. Hepsine ilk defa gezi yapıldı ve sayemizde tanındı. Bazılarında yanlışlar yapıldığını itiraf etmeliyim. Örneğin Cumalıkızık'ı biz tanıttık, İstanbul'a çok yakındı ve arabasına atlayan buraya gitti. Henüz böyle bir talebe hazır değillerdi ve biraz zarar gördü. Meke Gölü'nü gezginlerin güzergâhına biz koyduk ve şu anda bu göl yok oluyor. Beypazarı'nda tehlike yaşanmadı çünkü oraya turist götürmeye başladığımızda bayağı çalışma yapılmıştı.
Şu anda artık ekstrem gezilere gidiyoruz. Geçtiğimiz Mayıs ayında fotoğraf sanatçısı ve dağcı Bünyad Dinç'le birlikte bir tur düzenledik. Taşlık Kilikya'da çalılar üzerinde günde 8-10 km yürüyerek yeni yerler keşfettik. Akıl almaz kaya mezarları, olağanüstü büyüklükte yapılar…
Kültür turizminin temeli yaya olarak dolaşmak, değil mi?
Tabi, biraz yorulmanız gerekiyor. Gelecek yıllarda bu turları yaygınlaştırmaya çalışacağız çünkü artık tanıtmadığımız bir yer kalmadı. Türkiye'ye güzergâh geliştirme açısından katkımız olduğunu biliyorum. Tabi konu ilgi görünce kopyalarımız çıktı. Her kopya da iyi olmuyor. Kitabımda da, bugüne dek ne kadar gezi güzergâhı çıkarmışsak, "Bu kültür gezilerini ‘Türkiye kültür turizmi'ne armağan ediyorum" diye yazdım.