“Turizmin iki ciddi açmazı; vergiler ve içki yasağı”

01 Temmuz 2011

Türkiye'de kültürün ve turizmin aynı bakanlık bünyesinde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence iyi bir şey çünkü Turizm Bakanlığı ayrı olsa ortalık tamamen başıboş kalacak. Gözü paradan başka bir şey görmeyen otel yatırımcılarımız ormanları kesip, ören yerleri üzerine bina yapmak için hazır bekliyor. İki kurum aynı çatı altında olduğunda en azından Kültür Bakanlığı bünyesindeki eski uzmanlar kültürel mirasa sahip çıkmaya çalışıyor, paldır küldür izin vermiyorlar. Zaten turizm yatırımcılarının en büyük talebi Kültür'ün ayrılması yönündedir. İkisi bir arada olunca en azından konulara kültür açısından da yaklaşıyoruz. Türkiye turizmden para kazanacak ise kültür turizmi merkezli yeni bir master plan yapmak zorunda. "Turist sayısı bakımından ilk on arasında yedinciyiz, gelir bakımından sekizinciyiz" bütün bunlar laftan ibaret. Bu rakamlar doğru değil. Her gün gazetelerde benzeri otelci haberleri ile karşılaşıyoruz; "Tesisimiz dolu ama para kazanamıyoruz". Bunu artık görmeliyiz.

Peki yurt dışından bakınca nasıl bir tabloyla karşılaşıyoruz? En azından ümit verici gelişmeler var mı?

Eskiye oranla İstanbul'un ve bazı GDK turizmi yerlerinin fiyatı arttı. GDK'da Almanlara, İngilizlere değil Ruslara duacıyız çünkü asıl parayı onlar harcıyor. Türkiye'ye bir talep olduğu gerçek, bütün konu bunu nasıl doğru yöne kanalize edeceğimiz. Burada çok ciddi açmazlar var: Birincisi turizm sektöründeki vergilerin yüksekliği; ikincisi içki yasakları ve içkideki yüksek vergiler . Beş Rus sahte içkiden öldü, hiç özeleştiri yapmadık.

Diyarbakır'da, Giresun'da ve Şanlıurfa'da konuşmalar yaptım. TÜRSAB'da Kültür Turizmi Komitesi'nde olduğum için bu konuşmalar sık sık tekrarlanıyor. Bir ile gittik, sadece bir yerde içki içilebiliyor. "Sizin turizmden bir şey beklemeniz bana tuhaf geliyor, bu yaklaşımla bir şey beklemeyin" dedim, kızdılar bana. İçki bu kadar önemli mi? Önemli. Yurt dışından gelen turist, geziden döndükten sonra birasını içmek ister, çünkü öyle alışmıştır. Bazılarına üçüncü birayı bedava bile verseniz içmez. Bu nasıl öğrenilecek bilemiyorum. Korkum şu; serbest bölge şeklinde birtakım yerler tayin edilecek ve oralarda vergi düşürülerek turizm teşvik edilmeye çalışılacak. İşte o zaman turizmi hiç toparlayamayız.


"Tıp turizmi Türkiye'ye hem para hem itibar kazandırıyor"

Bir yandan sağlık turizmi gibi çekici segmentler de yaratılıyor…

Kitabımda termal turizme dikkat çekiyorum. Nasıl ki kıyıları koca koca otellerle mahvettiysek, kaplıca kaynakları etrafındaki otellerin de yeni bir rant sağlama riski var. Bu da çok sakat bir yaklaşım. Öte yandan tıp turizmine hiç karşı değilim. Tam tersine Türkiye şu anda bu turizmden çok fazla para kazanıyor ve bu giderek artacak. Şu anda İstanbul biraz önde ama tıp turizmi Bursa'ya, İzmir'e, Antalya'ya da yayılacak.

İtibarımızı da artıran bir konu, çünkü bilgi üretiyoruz…

Hastanelerin akredite olma derdi vardır, tüm ulusların kabul ettiği bazı merkezlerden onay alırlar. Türkiye'de onay alan hastane sayısı son dönemde çok yükseldi. Amerika dışındaki rakiplerimiz Hindistan ve Tayland. Amerika'nın başka bir albenisi var, oysa orada tıp çok pahalı. Türkiye'ye gelen bir Amerikalı, kendi ülkesindekinin onda birine ameliyat oluyor. Bilhassa son borsa hercümercinden sonra ABD'deki sigortasız sayısı bir hayli yükseldi. Sigortası olan da sorununu daha ucuza çözmek istiyor. Tıp turizmi konusuna hakikaten eğilmek gerekiyor. Bu aynı zamanda sağlık sorunlarımızı çözecek bir formülasyon da getirebilir.


Faruk Pekin ile kültür turizminin dünü ve geleceği üzerine...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :