"Turizm Stratejisi 2023" çerçevesinde hazırlanan Eylem Planı kim tarafından derlendi?
Eski planlamanın yaptığı çalışmaların uzantısında Bakanlıktan bir grup memur tarafından hazırlandı. Bakanlıklar arasında da bazı çalışmalar yapıldı. Ama tüm bu çalışmaların içinde sektör yoktu. TÜRSAB 'dan son anda görüş alındı. Turizm yatırımcıları daha güçlü ve onlar başka şeyler söylüyorlar. Oysa bu belgenin aşağıdan yukarıya doğru tartışılıp hazırlanması gerekiyordu.
Belirlenen stratejide, "Birtakım komitelerin çalışması gerekir, bunların içinde STK'lar da olmalı " deniliyor. Sonra 25 tane bürokratın, bir tane sivil toplum, bir tane de meslek temsilcisinin bulunduğu bir kurul kuruluyor. Bunun işe yaramayacak bir yöntem olduğu görülmüyor. Tabi ben ne olup bittiğini çok iyi takip edebiliyorum, bu kadar yıl bunun için çaba harcadım. Kitabımda da, "Böyle bir olay var, bunu böyle yapmalısınız" diyorum. Yapılmazsa yapılmaz ama bu durumda olumlu bir gelişme de beklenmemeli.
Kültür turizmine ağırlık verdiğinizde doğal, tarihsel ve kültürel değerlere sahip çıkmanız gerekir. Bunlara sahip çıkmanız tüm bu zenginlikleri geleceğe taşımanız demektir.
Böylece sürdürülebilirliğin tüm boyutlarına değinmiş oluyorsunuz aslında…
"Sürdürülebilir" sözcüğü dışarıdan transfer oldu. AB bu kriterleri zorluyor ama biz hâlâ bunların ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Bazı kurallar var ama bunların hiçbiri uygulanmıyor. Örneğin Allianoi sadece bir turizm meselesi değil, aynı zamanda bir çevre sorunuydu. Sadece Bergama'nın değil, Türkiye'nin meselesiydi. Betonladık ve güme gitti. Hasankeyf hala tartışılır durumda. Allahtan yurt dışından para gelmiyor da baraj yapılamıyor.
Doğayı mahvetmenin yolları belli ama bunu yaparken birkaç kez düşünmeniz gerekiyor. Teyzeler Karadeniz'de HES'lere karşı yürüyor. Demek ki bir bildikleri var. Deniz kenarındaki yol genişletilirken, yaşlı Karadenizliler, "Boşuna gayret ediyorsunuz, deniz bunu da alıp götürür" diyordu. Hakikaten çok kısa bir süre sonra deniz 200 km'nin 50 km'sini aldı götürdü. O kıyılar binlerce senedir Karadeniz'in azgın dalgaları tarafından şekillenmiş. Doğaya uymaktan başka çareniz olamaz. Bütün bunlar hiçbir inceleme yapılmadan paldır küldür yapılıyor.
Yıllar önce Ayder 'e giderdik, bir gün baktık oraya asfalt yapıyorlar. Arabaların kolay gitmesi için yapıldığı söylendi. Halbuki arabalar girdiğinde Ayder mayder kalmaz. Kalmadı da. Onunla da yetinmediler, yolu arkadan uzattılar, oradaki şelale de yok oldu. Bu yaklaşımın turizmle hiçbir ilgisi yok. Turizmden para kazanmaya çalışan yapılar bütün bunları görüyor. İstanbul örneği de öyle. İstanbul biricik bir kent ama içinde bulunduğu durum ortada…