Kentsel planlama, kentsel yoksulluğun yok edilmesinde nasıl bir rol oynayabilir?
Kentsel planlama bir yönüyle teknik, bir yönüyle yasal ve bir yönüyle de politik bir araç. Kentsel planlamanın bugün kendini daha çok hakim ekonomik anlayışın bir uygulayıcısı olarak konumlandırması, onun aslında ideolojik bir alan olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla kentsel planlama bugün farklı toplumsal kesimlerin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen bir alan olmaktan çıktı. Kent yoksulluğunu aşmada kentsel planlamanın rolünün olması için, kentsel planlamanın kendini daha politik olarak konumlandırması gerekir. Bunun da yolu katılımdan geçer. Fakat katılımdan kastım, bir holding temsilcisi, bir AB temsilcisi, bir sendika üyesi ve halktan da bir kişinin bir mada buluşması değildir. Burada zaten güçler belli, bu süreci kimlerin yöneteceği belli. Katılımdan kasıt; yerel ya da merkezi yönetimin yereldeki sorunu tespit etmek, daha sonra yerelde yaşayan insanların kendi sorunlarını formüle edişlerine kulak vererek onların önlerini açmaktır. Politik planlama katılımı, kişilerin yaşadıkları yerin sorunlarını kendilerinin dile getirdiği ve ihtiyaçlarını kendilerinin şekillendirdiği bir ortam olmalı. Oysa bugün her şey bir anda projelendiriliyor ve herşeyin sınırları bir anda çiziliyor. Süreçler insanların ihtiyaçlarının dışında gelişiyor.
Bu biraz tercihlerle mi ilgili bir şey?
Evet, bu kesinlikle politik yönelimle ilgili bir şey. Bugün her seçeneğe eşit düzeyde ortam sağlanıyormuş gibi bir dil kurulsa da bazı seçeneklerin ekonomik güçleri, sahip oldukları birikimler ve deneyimler daha fazla olabiliyor. Böyle olunca da ekonomik güçten, birikimden ve araçlardan yoksun olan seçenek kendi varlığını öne çıkaramıyor ve yok olmaya mahkum oluyor.
Avantajını yitirmiş ve dezavantajlı olan kesimleri özel olarak koruyan bir katılım sürecine ihtiyaç var. Eğer kentsel planlama kendisini bu şekilde yönlendirirse bence kent yoksulluğu için bir takım zeminler üretebilir. Çünkü kent planlaması sadece teknik bir iş değildir. Teknik olarak ele alırsanız öyle olur tabi. Bir yolun nereden geçeceğine karar vermek de son derece toplumsaldır. Yapacağınız her müdahalenin kimlere ne getirdiğine ve kimlerden ne götürdüğüne baktığınız zaman zaten planlamanın niteliği de kendini gösterir.
Kentsel planlama prestijli alanlar üretmekten vazgeçmeli ve kentin çöken, gerileyen alanlarına dönük bir politika üretmeli. eğer bu politikaları üretmezseniz, o aşırı steril alanlar da varlığını, politik gerilimden korunmak için etrafına çektiği duvarlara borçlu olacak. Varlığını duvarlara borçlu bir yaşam alanından gelecek çıkmaz diye düşünüyorum doğrusu. Duvara ihtiyaç olmayabilir, böyle bir seçenek de var...