Peki, "Toplum için her yönüyle kusursuz işleyen mekanlar" tanımınızda kamusal alanların yeri nedir?
EÖ: Yaptığımız mekanlar bizim için bir heykel değil, yaşanması gereken, insanlarla güzel olan mekanlar. Konya'da otelle birlikte hazırladığımız bir alışveriş merkezi projemiz var; Mevlana AVM. Şu an için konsept aşamasında ama belki ileride hataya geçirilecek. Bu projede ciddi bir park alanı öngördük. Amacımız, otelde kalan ya da otele ve kültür merkezine gelecek olan insanları bir şekilde entegre etmekti. Kapalı AVM'lerde dolaşmayı pek sevmem. Bu konuda Türkiye'de bazı öncü projeler yapıldı ve çok da iyi oldu. Burada da aynı şekilde bir sokak konsepti yaratıldı.
Mevlana Kültür Merkezi'nden geldiğinizde çok büyük bir meydana ulaşıyorsunuz, burası tamamen ayrı bir arazi, onu meydanla birleştirmeyi öngördük. Zaten kültür parkına gelenler bir yerde konaklayacak. Otelden çıktıktan sonra, kültür parkıyla alakalı sosyal hizmetler ve yöresel ürünler sunulan alışveriş mekanına girecek, kendine ve arkadaşlarına hediyelikler alacak ve buradan Mevlana'nın türbesine doğru, yani ana şehre doğru devam edecek. "İnsanları alışveriş merkezine sokalım, klimayı basalım, orada kalsınlar, dolaşsınlar dursunlar" gibi yapmacık bir kurgu değil, ciddi bir mekanizma sunuyoruz. Buradan geçerken zaten o alışveriş merkezini fark edecekler. Bir gösteriye gidecekler sonra "burada bir otel varmış orada kalalım" diyecekler ve orayı yaşanır hale getirecekler. Sonra da bizim öngördüğümüz yollardan gitmeleri gereken yere gidecekler.
Mevlana AVM, Konya
Yani iki ana çekim noktası arasındaki yolu keyifli vakit geçirilebilecek bir alana dönüştürdünüz…
EÖ: Bir kısayol yaptık. O kısayolun çevresine de mağazalar, müzeler gibi birimler yerleştirdik. Bu şekilde tasarladığımız başka yerler de var. Tabi bu projeler fırsat oldukça yapabildiğimiz şeyler, yoksa şehir içinde küçük bir alanda çevre tasarımını ancak insanları binaya sokarak, binayı çevreyle ilişkilendirerek yapabiliyorsunuz. Onu da çok seviyoruz. Mesela Konya'daki otelimizin arka tarafında bir avlu vardır. O avluya gelişimizin sebebi, dışa kapalı içinde avlusu olan eski kervansaraylar. Keşke daha büyük bir bahçe yapabilseydik fakat imar durumlarından dolayı avluyu çok fazla büyütemedik. O da sonuçta içerideki dışarıyı ilişkilendiren bir alan. Birbirleriyle hem görsel hem fiziksel olarak bağlantılı, kaliteli mekanlar oluşturduk. Avluya vardığınız zaman o kadar güzel bir üç boyutla karşılaşıyorsunuz ki; içeriyi, resepsiyonu, resepsiyonun arkasındaki diğer bahçe görebiliyorsunuz. Eğer perdeler açıksa bahçenin arkasında çok güzel bir balo salonu; konferans düzeninde ise konferans salonunu görüyorsunuz. Bu da mekana muazzam bir zenginlik katıyor.