Gelecekle ilgili planlarınızı ve hedeflerinizi de öğrenebilir miyiz?
EÖ: Bütün projeleri biz yapalım, her şey bizim olsun gibi büyük hırslarımız yok, ama iyi şeyler yapmak istiyoruz. Şimdiye kadar güzel projeler yaptık. Bundan sonra, daha büyük mimarlık ofislerinin yapmaya cesaret edebildiği veya müşterilerin ancak daha büyük ofislere yaptırmaya cesaret edebildiği kadar iyi yapılar yapabilmeyi istiyoruz. Bu da tamamen kendinize güvenmekle alakalı. Oyuna 1–0 yenik başladık ama projeyi almamız bizi öne geçirdi. Sonuçta ilk projemizi alırken müşterinin nabzına göre şerbet vermek zorundaydık. Orada bile bir şekilde istediğimize yakın olanı yaptık. Tabi burada müşterinin bize güvenmiş olması çok önemliydi. Sonrasında birçok projede istemeyerek yaptığımız şeyler oldu. Zaten olmaması mümkün değil. Her şey bizim istediğim gibi olacak diyemeyiz çünkü sonuçta bir müşteriye iş yapıyoruz, bina yapıp onu satmaya çalışmıyoruz. Her şeyimiz ısmarlamaya dayalı. Dolayısıyla burada eğer birisi tarafından seçiliyorsak ve bir şey yapmaya başlıyorsak, onun isteklerini yerine getirmek zorundayız. "Kendi istediğimiz dışında hiçbir şey çıkmam" demek bence yanlış bir yaklaşım, çünkü mimar her şeyi en iyi düşünen olmak zorunda değil. Mimar teknik olarak sokaktaki herhangi bir insandan üstün ama işin içinde kültürel ve sosyal faktörler de var. Bazen bir müşteri bazı konularda mimardan daha iyi olabiliyor, bunu kabullenmek lazım. Bu da bir tecrübe, bu da bir kazanım…
En azından diyaloga izin vermek...
EÖ: Kesinlikle, bazen bir şeyi istemeyerek yapıyoruz ama sonra o bize çok şey kazandırabiliyor ama tabi insan onu sonradan anlıyor.
Keşke daha uçuk, yani tam kendimiz şeyler yapabilsek. Ama sonuçta yaptığınız binanın uygun fiyatlı olması gerekiyor. Mesela Ankara'daki Garanti Bankası binasında panelleri hareketli, yani motorlu yapmak istiyorduk. İçeriden kontrol edilen, gerçekten fonksiyonu olan panellerdi, fakat fiyatından ötürü bunları yapamadık. Sonuçta anlayışla karşılıyoruz çünkü burası ticari bir kurum, müze değil. Ama müşteri tamamen kaldırın demediği için yine bir şekilde bizim istediğimiz oldu. Önce bunu kabul etmek istemedik; "O zaman bu süs olacak, fonksiyonu olmayacak, biz süs sevmeyiz," dedik. Onlar da, "Süs olsun o zaman" dediler ve proje bu şekle geldi. İleride de istediklerimizi, müşterinin ihtiyacı doğrultusunda yapabilen, istediğimiz işi alabilen bir ofis olabilmeyi hedefliyoruz. Olacağımıza da inanıyorum.