Onur Banoğlu

08 Eylül 2011

1998 yılında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü'nden mezun oldum. Emre ve Tayfun ile Tabanlıoğlu'nda çalıştığım dönemlerden tanışıyoruz. Tanışmanın ötesinde hem Tabanlıoğlu'ndaki muhtelif projelerde birlikte çalıştık hem de iş dışında özel hayatta da Tabanlıoğlu'nda çalışanların içinde en çok görüştüğüm kişiler onlardı diyebiliriz.

Yanlış hatırlamıyorsam Emre 2006 Eylül veya Ekim gibi Tabanlıoğlu'ndan ayrılmıştı. Ben de 2006 Aralık gibi ayrıldım. Kendim bir şeyler yapmak istiyordum, ayrılmama neden olan da özel bir ev işiydi. 2008 başına kadar geçen süreçte zaten Emre ve Tayfun'la sık sık görüşüyorduk. 2007 sonunda ilk otel işi için müşteri ile anlaştıklarında, ofis de oluştuktan sonra bu otel işi için yardım istediler. Ben de kabul ettim. Böylece 2008 başında birlikte çalışmaya başladık.

özer+tulgan'ın, her çalışanın fikrine, duyusuna önem veren demokratik bir mimarlık ofisi olduğunu söyleyebilirim. Yeter ki projeler üzerinde akılcı ve mantıklı fikirler olsun. Zaten bu fikir paylaşımının oluşması tüm çalışanların davranış biçimi ile oluşuyor veya en azından böyle olması gerektiği düşüncesindeyim. Ayrıca beni yetiştirenler veya ilk çalışma hayatına başladığım ofisler biraz daha eski, Alman sistemi diyebileceğim bir sistemle işliyordu. Hataya yer olmayan, yanında çizim yapan arkadaşın ile kalemini ve silgini bile paylaşamayacağın bir sistemden gelen mimarların yanında çalıştım. Bu anlamda tabi ki ofis içinde disiplinin olması gerektiğini düşünüyorum, ama bir yandan da fikirlerin paylaşıldığı, ofis insanlarının birbirlerini hiyerarşi içinde görmedikleri, sabit çalışma saatlerinin olmadığı ortamlarda daha iyi performans sağlanacağına inanan bir mimarlık ofisi düzeni anlayışını benimsediğimi söylemeliyim. Fakat tabi ki mimarlık mesleğinin temel taşlarının her yeni gelen arkadaşımızda veya her çalışanda olması gerektiğine inandığımdan, olmazsa olmazların da ofislerin kendi stili içinde olduğuna inanırım. Yeter ki bu olmazsa olmazlarımızı zamana uydurabilelim. Bence biz de bu tip bir ofisiz; tasarım kriterlerimiz arasında olmazsa olmazlarımız var fakat bunları yorumlayarak uyguladığımız kanaatindeyim. Bu konudaki tutkumuzu ofiste bizimle birkaç gün geçiren herkes rahatça anlayabilir. Bu yüzden de bu ofiste herkese yer var ve ofis içindeki anlayıştan her mimarın zevk alacağını düşünüyorum. Özellikle de yeni mezun bir iç mimar için, özer+tulgan'ın, işe başlanacak en ideal ofislerden birisi olduğuna inanıyorum. Bu ofiste herkes birbirinden bir şeyler öğrenir ve öğretir.

Ben daha çok stüdyo içinde, uygulamaya yönelik projelerde ve için başlangıçtaki safhalarından sonraki bölümlerden sorumlu olduğumdan, ofiste yapılan projelerde her şeyin sonuna kadar çizilmesi gerektiğini ve iş ile sonuna kadar ilgilenilmesini amaç edindiğimizi rahatlıkla belirtebilirim. Zaten ben de buna inanan biri olduğum için, çalışan arkadaşlarımızdan, çekirdek kadromuzun da artık bunu böyle benimsemiş olduğunu gözlemliyorum.

Özetle; özer+tulgan ofisinin anlayış ve vizyon olarak mimarlık mesleğini kendi istekleri ve stili yönünde doğru ve zevkle yaptığına inanıyorum. Kendimizi geliştirdiğimiz sürece de bu aynen böyle devam edecektir.

 


Tanışma ve Kuruluş Hikayesi
Tasarım Felsefesi ve Uygulamalar Üzerine
Hedefler ve Dilekler
özer+tulgan Tasarım Ekibi
Stajyerler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :