Otel dışında çalışmak istediğiniz tipolojiler var mı?
TT: Aslında okul ve hastane de yapmak istiyoruz. Amerika'da eğitim yapıları üzerine okudum, sonra hastane projelerinde çalıştım. Ama Türkiye'de bu maalesef mümkün değil çünkü hastanelerin kendi mimari ekipleri var, okullarda da zaten devlet tip projeler uyguluyor. O nedenle ne yazık ki bu tür projelere giremiyoruz. Başka nasıl olur? Birlikte çalıştığımız bir firma hastane yapacak olsa mutlaka bize de başvurur. Ancak öyle fırsat olabilir.
Ya da yarışmayla…
EÖ: Evet ama yarışmada da ibre, yine konuya daha fazla hakim onlardan yana olur.
TT: Yarışmaya katılmamız çok zor, vaktimiz olmalı. Bir yandan ofisin dönmesi gerekiyor, yarışmadan para gelip gelmeyeceği belli değil.
Sadece oradan iş elde etmeye çalışanlar da var…
TT: O ayrı… Mesela Bünyamin Derman yarışmacıdır, zaten o sayede büyüdü. Biz de yarışma yaptık, severiz de, ama hiç yarışmacı olmadık. Mimarlık hayatına direkt iş yaparak başladığımız için öyle bir alışkanlığımız yok. Ofislerin genellikle yazları işi olmaz, yarışmalar da bu dönemde açılır. Herkes yarışma yapar çünkü elinde çok iş yoktur. Biz her seferinde parayı yatırıyor ama giremiyoruz.
EÖ: Yarışmalar, oyun oynamayı seven bir çocuğun oyun parkına atılmış hali aslında… Bir mimar için yarışma, bütün içindekileri dışarı çıkarabileceği bir ortam, karaokeye gitmek gibi bir şey.
Daha özgür olabiliyorsunuz…
TT: Çoook, kendinizi geliştiriyorsunuz.
EÖ: Bilmiyorum doğru mu yapıyoruz yanlış mı ama genelde projelerimiz yarışmaya girmemize mani oldu. Hep, "bir boşluğumuz olursa yarışma yapalım" diyoruz ama hiç de olamadı işte.
Web sitenizde "yakında" yazdığınıza göre bir niyetinizin olduğu aşikar…
EÖ: Her zaman niyetimiz var, kesinlikle yapacağız ama en azından bu arada ofisimiz beşinci senesini doldurmuş ve her şey yerli yerine oturmuş olacak. Çünkü Tayfun da ben de bilfiil çalışan insanlarız. Patron gibi değiliz, AutoCAD çiziyoruz, el çizimi yapıyoruz, render yapıyoruz...
Zaten az önce çalışan sayısını söylerken kendinizi de katarak hesapladınız.
EÖ: Duyduğum, gördüğüm, tanıdığım pek çok insan olayın bu kısmından kendini çıkarmıştır. Bazısı zaten doğuştan patrondur, "böyle işlerle uğraşmam"der. Her şeyi çok güzel organize etmiştir, şansı yaver gitmiştir, çevresi ve parası vardır, başarılı olmuştur. Biz ise işe böyle başladık. Herkes çıkardı, Tayfun, Onur, ben gece dörde kadar çalışırdık. Tabi bu dediğim en başlarda… Şu anda sağolsun arkadaşlar her zaman yardım ediyor. Bundan sonra belki ekiptekilerin bir şeyler geliştirmesine yoğunlaştığımız zaman, Tayfun'la ikimiz bir yarışma yapabiliriz. Tabi sürekli yapamayız çünkü bir yandan müşterilerle görüşmek gerekiyor. Elinizde 12 proje olduğu zaman, bunların en azından 3-4 tanesinin toplantılarına gidiyorsunuz. Böyle olunca da hiçbir şeye zaman kalmıyor.