Numan Zülfikar

08 Eylül 2011

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü'nden 2008 yılında mezun oldum. Bundan 7–8 ay evvel başka bir proje ofisinde çalışıyordum ama askerlik durumu nedeniyle çıkmak zorunda kaldım. Askerliğimi tamamladıktan sonra iş ilanlarını araştırdım. Buraya görüşmeye geldiğimde ofisi, hem yapılan işler özelinde beğendim çünkü çok güzel ve kalifiye işler yapıyorlardı, hem de Emre Bey beni çok sıcak, çok sevecen karşıladı. Mesleki dilde de, konuşmalarda da uyuştuk. Öyle olunca ben de o da bir şeylerden feragat ettik ve işe başladım. İki aydır özer+tulgan'da çalışıyorum, ofistekilerin en yenisiyim.

Yurt dışında Bakü'de de çalıştım, buradaki çeşitli firmaların şantiyelerinde de bulundum. Bunu öğrencilik zamanımda yapmaya başlamıştım. Gerçi hocalarımdan bayağı laf işitiyordum ama gerçekten bana çok yararı oldu.

Ofisin dekorasyonunu güzel buluyorum. Kendine ait bir kütüphanesi olması nedeniyle, bilgi anlamında ciddi bir veri bankasına sahip. Tabi yeni taşınmanın verdiği bir düzensizlik var. Gerçi dergiler çok muntazam konulmuş, ben olsam bu kadar muntazam koymazdım (gülüyor). Kedisi de var ofisin; Köfte… Korkağın tekidir, işine geldiği zaman sırnaşır. Ben de yeni öğrendim hayat hikayesini; küçükken bir otoparkta bulmuşlar ezilmek üzereyken. Veteriner filan derken şu anda kocaman olmuş durumda.

Yani dediğim gibi çok şirin bir ofis, çok pozitif bir enerjisi var. Üsküdar'da oturuyorum ve bir vapurla gelip gidebiliyorum. İnsanın normalde çalışma hayallerinde genellikle kafasının çok rahat olması gerekir, çok pozitif düşünmesi, iyi bir ortamının olması gerekir ki yaptığı işten de zevk alabilsin ve daha çok çalışabilsin. Zaten burada bunu bulduğum için burayı seçtim. Daha birçok yerlere gittim, hatta bir iki yerde de birkaç gün çalıştım. ama artık insanların tavırlarını az çok anlayabiliyorsunuz. Ne söylemek istediklerini söyleyeceklerinden önce anlıyorsunuz. Tayfun ve Emre beylerin samimiyeti çok hoşuma gitti. Şimdi o samimiyetlerinin karşılığını bir borç bilirmiş gibi çalışıyorum. Ve bunu hakikaten kendi işimmiş gibi yapıyorum. Bu da benim açımdan çok güzel bir durum.

Şu anda Hilton Garden Inn'in Diyarbakır'daki projesiyle ilgileniyorum. Teslimde son haftaya girildiği için onun koşuşturması içindeyiz.

özer+tulgan'ın tamamlanmış projeleri arasında, Double Tree otelini çok ilginç buluyorum. Tasarım anlamında çok farklı şeylerin uygulandığı bir yer. Bunun yanında Konya'daki Hilton Garden Inn'i de çok beğeniyorum. Selçuklu konseptinden yola çıkarak enteresan bir doku elde edilmiş. Mesela Diyarbakır için geliştirdiğimiz projede de oraya özgü bir kavak ağacının kaplamasıyla bir şeyler yapmaya çalıştık. Yine oraya özel bir avlu mantığı var, projemizi de bu mantıkla buluşturduk. Bu da orada yaşayanların hoşuna giden bir durum, çünkü kendilerine yakın buluyorlar. Dolayısıyla müşterinin geçmişine yönelik özellikleri vurgulamak onlar için daha iyi oluyor. Yapabildiğimizi zaten elimizden geldiğince yapıyoruz. Bu projeyi Saim'le birlikte yürütüyoruz. İkimiz de kendimizden bir şeyler katıyoruz. Proje şekillendikten sonra Emre Bey'le son bir toplantı yapıp projeyi olgun bir hale getirip, müşteriye sunuyoruz.

 


Tanışma ve Kuruluş Hikayesi
Tasarım Felsefesi ve Uygulamalar Üzerine
Hedefler ve Dilekler
özer+tulgan Tasarım Ekibi
Stajyerler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :