Emre Bey'in bahsini açtığı başarılardan birkaçını paylaşabilirsiniz belki yeri gelmişken…
EÖ: Nedense bunları hiç anlatmıyor. Hep başkalarından duyuyorum. "Tayfun çok acayip maket yapardı, herkes içine düşerdi" diyorlar. Bizimle birlikte çalışan Alper, Tayfun'un sınıf arkadaşı. Jürilerde sıra Tayfun'a geldiğinde, "Tamam o projeyi bir kenara bırakın da biz devam edelim" denildiğini anlatıyor.
TT: Evet, makete meraklıydım. Bende titizlik hastalığı vardır. Senelerce el çizimlerimin bilgisayar çizimi olup olmadığı üzerine tartıştılar. Halbuki elle çizerdim. Şu anda da var öyle bir hastalığım.
EÖ: İkimiz de genelde hep el çizimi yaparız. Render'ı sonra çizeriz, çünkü müşteri bunu mutlaka görmek istiyor. Keşke anlayan olsa da hep elde çizsek, çünkü o kadar güzel bir iş ki… Ne olursa olsun bir emek, sanat aslında…
Ama proje yoğunluğundan ötürü bilgisayarla süreci hızlandırmanız gerekiyor.
TT: Yoğunlukla alakası yok. Biz hep öyle çalışıyoruz.
Bilgisayarı hızlı olduğu için tercih ettiklerini söyleyenler oluyor.
TT: İlk başta hızlı değil.
EÖ: O işin bahanesi bence.
TT: Tasarım elde yapılır, çünkü ilk aşamada bilgisayar hiçbir zaman eliniz kadar hızlı olamaz. Gördüklerinizin hepsi (proje çizimlerinden bahsediyor) tasarım çalışmalarıdır. Kafanızda bir şey belirecek, onu kağıda dökeceksiniz, ondan sonra arkadaşlar onu bilgisayara geçirir.
EÖ: Şu anda üzerinde çalıştığımız bir ev projesi için elle bazı çizimler yapmıştım. Beğenilir, beğenilmez, göreceli bir konu, ama gayet renkliydi. Müşteri bunlara baktı ve "İyi, peki, render'ları ne zaman göreceğiz?" dedi. Halen birlikte çalışıyoruz, bir problemimiz yok ama insanların teknolojiden anladıkları bu. Fotoğraf gibi üç boyutlular görmeye o kadar alışıldı ki, herkes bunu bekliyor.
Gayrimenkul projeleri de bir resim üzerinden satılıyor zaten.
EÖ: Evet, insanların hayal gücünü kısıtlıyorsunuz. Bu tıpkı roman okumakla, o romanı sinemada seyretmek gibi, çünkü el çizimi çok fazla şeye gebe. Orada müşteri bunu kafasında canlandırıp başka hayallere yönelebilir. Fakat render'ı yaptığınız zaman olayı durduruyorsunuz. Halbuki tasarım sürekli ilerleyen, son dakikaya kadar gelişen bir şey. Fotoğraf gibi render'ı yaptığınızda müşteri onu aynı şekilde bekliyor. Vazo da olacak, koltuk o şekilde duracak...
(Tayfun Tulgan içeriden eskizlerini getiriyor)
TT: Bizde işe gerçekten bu şekilde başlanıyor. Bunu direkt bilgisayarda çıkarmanız mümkün değil.
EÖ: Çünkü eskiz çizerken bir kalem darbesiyle yanlış bir şey yapabiliyorsunuz ve hoşunuza gidiyor. Bilgisayarda böyle bir olanak yok, hiçbir çizgi şaşmaz. Binanın eskizini yaparken bazen 90 derecelik çizgi atamıyorsunuz, eliniz kayıyor, sonra bir anda ilham geliyor, "böyle olsa nasıl olur" diye düşünmeye başlıyorsunuz. Yanlış bir yeri siliyorsunuz, "acaba böyle bir geçiş mi olsa" diyorsunuz…
Çünkü düşünmenin bir yolu da çizmek…
EÖ: Kesinlikle. İyi bir mimar, bir içmimar veya bir tasarımcının elle çizmeden başarılı bir şeyler yapabileceğine inanmıyorum. İyi çizen ve kötü çizen vardır. Kötü çizen göstermek istemez. Ama yine de insan telefonda konuşurken bile yıldızlar ya da anlamsız şekiller çizer. İçindekini bir şekilde dışarı aktarmak zorundadır. Bilgisayar bunun bir aracı ama sizi kısıtlıyor çünkü koordinatlar girmeniz gerekiyor. Elde öyle bir olanak yok, 100 cm çizeceğim diye başlayıp 50 cm çizip çok farklı bir şey yapabiliyorsunuz. Gölge atarken bir yerde bir şey dikkatinizi çekiyor, "bu gölge çok güzel oldu, burayı siyah yapayım" diyebiliyorsunuz. El çizimi gerçekten çok çok önemli.