“Aşırı özelleşmektense tasarımcı naifliğimizi korumaya çalışan bireyleriz”

16 Kasım 2018

İstanbul ofisini kurduktan sonra buradaki işleyiş nasıl devam etti? 

Çok farklı ölçeklerde, farklı tasarım biçimleri, farklı malzeme ve üretim biçimleriyle çalışıyoruz. Bu bilinçli bir seçim. Her projede daha önce yapmadığımızı yapmaya çalıştığımız için her seferinde sıfırdan başlıyoruz. Biraz emek ağırlıklı ve zor bir sürecimiz oluyor ama bu şekilde kendimizi tekrarlamıyoruz.

Şu anda ofiste dört kişiyiz, on kişiye çıktığımız da oluyor. Bazen artıp bazen azalmayı seviyoruz. Mesela Eyüp projesini yaptığımız dönemde KHORA ofisimizin ortağı Ali Cindoruk da bomontiada’nın kimlik tasarımını yapıyordu, kalabalıktık. Değişken bir ofisimiz var. Şimdi masalarımızda Lumbardhi projesi var, Prizren Kosova'da eski Yugoslav bir sinemanın kültür merkezine dönüşüm projesi. Uzun bir süre bu tempoda ve bu sayıda devam edeceğiz.

Ali’yle hem bir arada hem de ayrı ayrı projeler yapıyoruz. Ayrı çalışırken de birbirimize katkıda bulunuyoruz. Ama tamamen kendi disiplininde giden projeler de oluyor. İkimiz de aşırı özelleşmektense tasarımcı naifliğimizi korumaya çalışan bireyleriz.

Senin bir de akademik yaşamın var, üniversitede ders veriyorsun.

Başta İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde lisans öğrencilerine mimari stüdyo dersi veriyordum. Akabinde yüksek lisans stüdyosu açtım. 2015’ten beri de Kadir Has Üniversitesi’ndeyim. O dönem Sibel Bozdoğan bölüm başkanı, Zuhal Ulusoy da dekandı. İkisinin de emeği çoktur bende.

Bu dönem çok keyifli bir yüksek lisans dersimiz var; “Aesthetics of research in architectural urbanism”. “Anthropocene” konusuna eleştirel bir şekilde yaklaşıp, açtığı ve kapattığı kapılar nelerdir, bunlara bakıyoruz. Önümüzdeki günlerde Doğa Derneği’nin yamaklık okullarından olan “Kadim Üretim Havzaları”na katılacağız. Bozburun Yarımadası ve Seferihisar’da gerçekleşecek başka bir öğrenme metodu. Coğrafyayı metinlerden ve görsellerden öğrenmek yerine; yürüyerek, bakarak, oturarak, bütün pratikleriyle bir arada yaşamak nasıl oluyor? Bunları inceleyeceğiz.

Derslerde en önemli şeylerden birisinin gerçekle fiziksel olarak karşılaşabilmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü git gide bundan uzaklaşıyoruz. Fikir üretimi imajlar üzerinden yürüyor. Benim çoğu dersim sokakta geçer. Bu dönem biraz kapandık fakat yoğun bir okumadan sonra yoğun bir tecrübe ile devam edeceğiz. Ardından performans sanatçısı Fulya Peker ile bir workshop çalışmamız olacak. Ali Taptık ve Meriç Öner misafir olarak dersimize katılacak. Okulda da ofiste de paralel yönde ilerliyoruz.


Kurucu Aslıhan Demirtaş ile...
Tasarım Ekibi ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :