İstanbul'u önce tanımalı, sonra tanımlamalı

08 Ocak 2009

Krize karşı önlem alabilmek için sanırım en önemli noktalardan biri de İstanbul'u tanımak...

Evet, kenti tanımak çok önemli. Kenti tanıyabilmek için de öncelikle İstanbul nüfusu hakkında doğru bilgilere ihtiyacımız var. İstanbul'da 12 milyonluk bir nüfustan bahsedilse de ben bu rakamın doğru olmadığını düşünüyorum örneğin. Zaten farklı araştırmalar da farklı rakamlar söylüyor. Örneğin belediyenin yaptırdığı bir araştırmaya göre, İstanbul'un batı yakasında 2 milyon civarında kayıtdışı tekstil iş gücü var. Bu istihdam değeri dikkate alındığında, İstanbul'un nüfusu için telaffuz edilen 12 milyon rakamı çok da gerçekçi gelmiyor bana. İstanbul'un nüfusu çok daha yüksek gibi görünüyor. 

Kenti tanımak için önemli olan bir diğer unsur da kentin ulaşım durumu. Bu konuda da ben sezgisel olarak İstanbul nüfusunun yüzde 85'inin hareket etmediğini düşünüyorum örneğin. Çünkü İstanbul'da günlük yapılan toplam yolculuk sayısı 14 milyon civarında. Bütün bu trafik tıkanıklığının altındaki rakam sadece otomobil, otobüs, tramvay, metro ve vapur olma üzere yapılan 14 milyon yolculuk yani. 14 milyon yolculuk yapıyoruz ve kent işlemez hale geliyor.  Bir kentte, bir kişinin dört yolculuk yapabiliyor olması gerek oysa. New York'ta sadece metro ile yapılan yolculuk adedi 50 milyonun üzerinde.   İstanbul'un nüfusunu bile daha doğru düzgün bilemiyorken, krize nasıl çare bulabiliriz ki? Dolayısıyla bütün bunlar kenti tanımak açısından, kenti tanımak da krize karşı nasıl önlemlerin alınması gerektiği açısından son derece önemli.

Ama İstanbul'un bu sayıyı kaldırması mümkün değil...
 Evet, ama bunu kaldırabilir hale gelmesi gerek. Herkesin kendi konut alanına yakın iş yerlerinde çalışıyor olması, yolculuk sayısının azalması çözüm değil ki. Hem zaten yolculuk sayısının azalması kenti kent olmaktan çıkarır. Kentteki nüfus ne kadar çok hareket ederse, ne kadar çok birbiriyle karşılaşırsa kent daha çok kent haline gelir.   Bu 14 milyon yolculuğu irdelediğimizde, İstanbul'daki hareketli nüfusun 1-2 milyon civarında olduğunu, geriye kalan 10 milyondan fazla insanın pek hareketli olmadığını düşünüyorum. Nüfusun bir kısmı ya evde ya evinin altındaki dükkanda ya da alt sokakta çalışıyor. Bunların dışında kalanlar da zaten hareketsiz.  Bu anlamda farklı verilerin yorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Krizden sonra başımıza nelerin geleceği sorusunun cevabını ancak bu resmi gördüğümüzde verebileceğiz çünkü.


ŞPO İstanbul Şube Başkanı Erhan Demirdizen
İMO İstanbul Şube Genel Başkanı Cemal Gökçe
Kent ve Kapitalizm
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :