Lyon
Niteliği değişen kapitalizm küresel kapitalizme evrilirken , kent ile arasındaki ilişkinin boyutlarıyla birlikte kapitalizmin kent algısı da değişir. Kent tanımı , 20. yüzyılın başlarına kadar sanayi faaliyetlerinin biçimlendirdiği ve emeğin yeniden üretildiği mekan olarak yapılırken , 1980'lerde küreselleşen kapitalizm ile birlikte , emeğin yeniden üretildiği değil , sermayenin yeniden üretildiği mekan olarak karşımıza çıkar.
Kentler arasında özellikle yatırımları ve küreselleşme süreci içinde yer alan sermaye akışkanlarını çekmek üzere bir rekabet başlar. Yarışa çok geriden başlayan endüstriyel kentler , endüstriyel miraslarını turizm , eğlence ya da tüketim mekanlarına çevirmek üzere kendilerini yeniden yapılandırarak aradaki farkı kapatmaya çalışırken , sermaye yönünü cazibe merkezi olan küresel kentlere doğru çevirmiştir.
Küreselleşen kapitalizmin yarışan kentleri, kendini sermayenin isteği doğrultusunda tekrar ve tekrar üretirken, aynı zamanda gelir ve mekan paylaşımı açısından da eşitsizliği ürettiği için, kentsel yoksulluk karşımıza çıkar. Üst ve orta gelir gruplarının tercihlerini değiştirerek, kent merkezinin dışındaki "yeni yaşam alanlarına" ya da kent merkezlerindeki "rezidans"lara yerleşmesi, kentteki kutuplaşmanın bir göstergesi olurken, tüketicilik ekonomik , politik ve sosyal hayatın önemli dinamiği olarak görülür.
Kenti , sermayenin birikimini arttıracak şekilde sürekli bir değişim döngüsü içinde tutan küresel kapitalizm , ürettiği "yeni yaşam alanları" , "kentsel dönüşüm mekanları" gibi tanımlar aracılığıyla , sermayenin karlılığını arttırmak için kentlere dair düzenlemeler yapar. Kent artık bu düzenlemelerin nesnesidir. Kentin fiziksel çevresi ve mekansal düzenlemesinin soyut karakteri sayesinde sermaye bazı bölgelerde yoğunlaşır , yeni mekansal düzenlemelerle , ekonomi temelli yeni coğrafyalar yaratır. Kapitalizm bölgeler arasındaki eşitsizlikleri kullanarak ve arttırarak mekanı kendi nesnesi kılar.