Yapı biyolojisi = Yapı doktorluğu

07 Nisan 2011

Yapı biyolojisi, bir bilgi alanı olarak mimara ya da müşteriye ne sağlar? Faydaları nelerdir?

And: Öyle bir ev olsun ki, içinde insan hasta olmasın, çocuğunuz astım olmasın. Bunu söyleyebilmek, bunu iddia edebilmek güzel bir şey…

Uç bir örnek vereyim: Almanya'da doktorlarla bir işbirliğimiz oldu: Hasta, herhangi bir rahatsızlığından ötürü doktoruna gidiyor ve doktor bizden, hastanın evini araştırmamızı istiyor. Yani "Aspirin vereyim geçsin" gibi bir semptom tedavisi yerine, işin kaynağını öğrenmeye çalışıyor. Buna benzer 500–600 tane analiz yaptım.

Yapı doktorluğu diyebilir miyiz buna?

And: Evet, neredeyse… Önce evde incelemeler yapıyor, sonra bir rapor hazırlayıp ve bir sonuç çıkarıp, doktora veriyorduk. O da hastasıyla paylaşıyordu. O hastalığa, rahatsızlığa sebebiyet veren şey evden kaynaklanıyorsa, evi değiştirmek gerek aslında. Çünkü kişi ve kişiyle beraber hastalık, orada yaşamaya devam edecek. Bu, tabi çok sağlıklı, çok doğru bir yaklaşım… Burada ise böyle bir teklif ile gelen olmadı henüz.

And: Binayı yaparken ahşabı dahi dağdan seçiyorduk. Dağın kuzey yamacından kışın kesilen ağaçları tercih ederdik. Çünkü kuzeyde ağaçlar daha yavaş büyür, yıl halkaları birbirine daha yakındır, dolayısıyla daha dayanıklıdır. Yapılarda kullandığımız malzemeleri de tek tek alıp, kendi küçük büromuzda ölçüyorduk. Tuğla ya da seramik kullanacaksak, üreticilerden numune göndermelerini isteyip, Geiger sayacı ile o tuğlanın ya da o seramiğin radyoaktivitesini ölçüyorduk. Dört tane tuğla seçeneğimiz varsa, radyoaktivitesi en düşük olanına karar veriyorduk. Bunlar, malzeme seçiminde izlediğimiz yollardı.

Aslında çok büyük ve pahalıya mal olan yatırımlara ya da müthiş imkanlara gerek kalmadan, bilgisi olan herkesin rahatlıkla kotarabileceği şeylerden bahsediyorsunuz…

And: Evet, o tuğlanın da fiyatı 2 lira, diğerinin de… Ama birinin radyoaktivitesi, diğerinden %30 daha yüksek! Niçin onu seçeyim? Malzemelerinizi bu bilgiler ışığında seçtiğinizde, bir de bakıyorsunuz ki sizi hasta etmeyen bir ev yaratmışsınız! Bu şekilde, hedefe mümkün olduğu kadar yaklaşmaya çalışan işlerimiz oldu. Yapı biyologu - doktor işbirliği, çok doğru bir bakış aslında… Buradaki arkadaşlarımın çocuklarına bu kadar antibiyotik vermelerine çok üzülüyorum. Türkiye'de inanılmaz bir antibiyotik tüketimi var. Fakat ortam bu olduğu için başka yöntem de yok. Çaresizlikten, kısmen de alternatifsizlikten ve bilgisizlikten bir antibiyotiktir gidiyor.

Mehmet: Almanya'da son çaredir antibiyotik…

Burada doğrudan eczaneden temin etmenin de etkisi var tabi. Orada reçetesiz satılamıyor.

And: Mümkün değil… Bir de, doktorlar vermeye çalışmıyor zaten. Biz oraya gittiğimizde "Şu çayı iç" falan deniliyor, ya da hafif bir ilaç veriliyor sadece…

Mehmet: Tüm bu mimarlık sürecine de katı bir şekilde bakmamak gerekiyor. Yaratıcılığın özünde insanın bizzat rahat etmesi de var. Şu anda birlikte Troya yarışmasına hazırlanıyoruz, 500'e yakın mimar da yine bununla uğraşıyor. (gülüyorlar) Bunun eğlence tarafını da önemsiyoruz. Bir yandan müzik dinliyoruz, bir yandan resim yapıyoruz, balığa çıkıyoruz. Bu ortamlarda da önemli fikirler oluşuyor ve sonra geriye onları bir şekilde hayata geçirmek kalıyor. Konu artık "Kiminle yapabilirim, nasıl yapabilirim?" meselesine dönüşüyor. Beni en çok heyecanlandıran kısım da bu aslında…

And: Daha özgür ortamlarda diyorsun…

Mehmet: Artık özgür mü değil mi onu bilemem, ama ben o ortamlarda kendimi rahat hissediyorum.

And: Enerji veren ortamlar diyelim.

Mehmet: Evet, olabilir.


Marangozluktan Sanata, Oradan Mimarlığa: Mehmet Şenol
İçmimarlıktan Yapı Biyologluğuna: And Akman
Ve Ortak Hikayeleri…
Trend veya Estetik Olarak Değil, Sağlıklı Barınma Mekanları İçin "Ekoloji"
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :