Türkiye'ye dönüğünüzde oradaki öğrendiklerinizin, özellikle o meslek alanıyla ilgili edindiğiniz temel bilgilerin buradaki genel işleyişe katkı sağladığını birebir deneyimleme şansınız oldu mu?
Bir kere müşteriyle, inşaat ekibiyle, yatırımcıyla veya danışmanlarla çok daha iyi empati kurmamı sağladı. Onların kafasından geçenler, hedefleri, üzerinde durdukları noktalar neler, bunu çok daha iyi ve net görmemi sağladı diye düşünüyorum. Çünkü açıkçası mimar olarak biz çok başka bir dünya içinde yaşıyoruz; çok farklı kaygılarımız, hedeflerimiz, düşüncelerimiz var. Buna karşılık bizimle bu kaygıları paylaşmayan bir grup insanla bir proje gerçekleştiriyoruz.
Peki aileden gözlemlediğiniz üretim ve diyalog ortamı nasıl bu anlamda? Yani babanızın işverenleriyle, ortaklarıyla kurduğu diyalog nasıl bir diyalogdu?
Daha farklı bir diyalogdu çünkü babam çok ayrı bir kuşak. Her şeyden önce 41 yaş var aramızda. Doğal olarak, yetişme tarzı, meslekteki yükselişi, iş alış ve yapış biçimi ve müşteri ilişkileri o döneme özgü bazı özellikler taşıyor.
Muhtemelen karşısındaki muhataplar da bugünün muhataplarından çok daha farklı değil mi?
Kesinlikle. Babam az sayıdaki rafine insana, çok özenerek çalışmayı seven bir mimar. Buna uygun olarak birçok kurumla çok uzun süreli iş ilişkileri oldu. On yıllara varan bir süreçte o firmaların her türlü işini, fuar standından tutun da genel yönetim binasına kadar yaptığı, bugün çok ender rastlanan düzeyde karşılıklı güvene dayalı mimar – iş sahibi ilişkileri sürdürdü. Hiçbir zaman müşteri, iş peşinde koşmadı, tüm enerjisini elindeki işlere yöneltti. Endüstriyel üretimin, bilgiye erişimin ve uzmanlaşmanın günümüzdeki düzeyde olmadığı bir dönemde yetişmiş, bu nedenle de yapıya, uygulamaya, ayrıntılara çok hakim bir mimar oldu hep.
Mizaç olarak birbirimize benzemeyen yönlerimiz var. Yetişme şartlarıma dayalı olarak daha ılımlı bir kişiliğimin olduğunu söyleyebilirim. Bir de ben, mesleğe başlangıcımın şanssız zamanlaması nedeniyle mimar alternatifinin çok, işin az olduğu kızgın bir rekabetin ortasında buldum kendimi.