Az önce Manço Mimarlığın son derece güzel bir külliyatı olduğunu öğrendik. Buna ne anlamda önem veriyorsunuz? Ofisin belleğini kurmak anlamında mı?
Bir ofisi değerlemek isteseniz elde birkaç şey var; bunların en önemlilerinden bir tanesi bilgi birikimi. Eğer aynı insanlarla çok uzun süreler çalışmıyorsanız bu birikim çok kolay korunamıyor. Giden insan bilgiyi de beraberinde götürüyor. Biz de ister istemez bu durumları yaşadık. Bu olası kaybı bir biçimde azaltmak adına, elde edilen deneyimleri kurumsal bir havuzda toplamak çok önemli. Bu çok da kolay değil çünkü usta-çırak ilişkisiyle yetişme gibi bir olay var burada, birçok şey yazılı değil. Ama biz işi olabildiğince yazıya dökme, deneyimlerimizi yazarak kayıt altına alma yoluna gittik. Bunun da çok yararını görüyoruz.
Bu, salt toplantı notu gibi bir şey değil anladığım kadarıyla…
Hayır, değil. Bayağı ciddi bir şekilde "şunlara dikkat etmemiz gerek, şu aşamalarda bunlar olabilir" diyerek başımızdan geçen her türlü deneyimi not alır olduk.
Manço Mimarlığın bir günlüğü var yani…
Evet, kesinlikle var. Her gün tuttuğumuz bir şey değil ama dönem dönem güncellediğimiz birtakım dokümanlarımız var. Mimar olarak çok fazla veriyle uğraşıyoruz. Belediyeden gelen imar durumundan, krokiden tutun, sahada çekilmiş fotoğrafa kadar… Hele ki uygulanacak bir proje ise, gelen malzeme broşürlerinden, toplantı notlarına kadar çok farklı bir sürü veriyle haşır neşirsiniz. Ben bilgi üzerine kurulu tasarıma inanan bir insanım. Bir anlık ilham parlamalarıyla biçimlenen bir mimaridense, somut veriler üzerine kurulu bir tasarımın üstünlüğüne inanıyorum.
Çok önemsediğimiz "bilgi yönetimi", "öğrenen organizasyon" kavramları, sürekli öğrenme, sürekli gelişim demek. Her ne kadar yapı sektörü çok hantal, yavaş değişen bir iş dalı olsa da durmadan değişen kavramlar ve teknolojik gelişmelerle karşı karşıyayız. Her projede yepyeni deneyimler, bilgiler ediniyoruz, sürekli mesleki kitap, dergi okuyor, yerli-yabancı internet sitelerini izliyoruz. Bunun da ötesinde mimarların mimarlardan öğreneceği çok şey olduğuna inanıyoruz. O anlamda da şanslı olduğumuzu düşünüyorum çünkü giderek daha çok sayıda önde gelen yabancı mimar Türkiye'ye geliyor deneyimlerini paylaşmak için. YEM de bu konuda çok önemli katkı sağlayan bir kuruluş. Ofisimiz yakında olduğundan, katılmamak için çok bahanemiz yok. Elimizden geldiğince hep birlikte gitmeye çalışıyoruz konferanslara. Her birinden kendimize bir şeyler katmış olarak ayrılıyoruz. Daha sonra ofiste konuşulan konular üzerine tartışıyoruz. Neyi doğru neyi yanlış bulduk, bizim için ders niteliğinde olan neydi? Bunları konuşmak çok önemli. Bilgi yönetimine bir örnek olarak, konferanslarda tuttuğumuz bütün notları tarayıp, arşivimizde saklıyoruz. Ofise yeni başlayan bir arkadaş, ilk günden itibaren 2003'ten bu yana gittiğimiz bütün konferansların, seminerlerin, eğitimlerin notlarına erişebilir ve erişmeli.
Ama sanırım bu, burayı bir okul olarak konumlandırmak için değil de, o aile havası üzerinden bir paylaşım ortamı olarak düşündüğünüz bir şey…
Tabi, bilgiyi edinmek ve paylaşmak… Çünkü bende kalan bir bilginin yararı yok. Bu bilgiyi aktarmam lazım ki benim olmadığım noktada o bilgi yeniden ofisin yararı için kullanılabilsin. "Aman bilgiyi kendimde tutayım ki vazgeçilmez olayım" gibi kaygılarımız yok. O yüzden de herkes bildiklerini çevresi ile paylaştıkça, ofisin başarısını daha yukarıya taşıyacağımızı düşünüyorum. Bizim en önemli kaynağımız bilgi.
Ölçek olarak büyük sayılabilecek bir firma değiliz; butik çalışan, atölye tarzı bir ofis gibi görülebiliriz ama bu kurumsallaşmaya engel değil. Açıkçası iş yapış anlayışı olarak büronun profesyonelliği benim en önemsediğim konulardan bir tanesi. Bu noktada karşınızdaki insana veriyle, belgeyle konuştuğunuz zaman çok farklı bir etki sağlıyorsunuz. Bir konu, bir tartışma, bir soru geldiği zaman ona tam tarihiyle, "şu gün şu toplantıda şu şekilde konuşulmuştu" şeklinde bir yanıt verdiğiniz zamanki etki çok farklı oluyor. Örneğin bir arsanın yapı yapılmadan önceki durumunun çeşitli fotoğraflarını çekip sakladığımız için belediyede çok önemli bir kazanım sağladığımız, yanlış alınmış resmi kot ölçümlerini düzelttirdiğimiz proje bile oldu. Bir de ben bu anlattıklarıma bağlı olarak 2009 yılında ISO9001:2008 belgesi sürecini başlattım.